14.3.07

Gunther von Hagens/Body Worlds


Büyük resim için üzerine tıklayın.
Anatomist, Plastinasyon’un mucidi ve BODY WORLDS (Gerçek insan vücudundan oluşturulmuş anatomik sergi) yaratıcısı Gunther von Hagens 1945’de Polonya’da doğdu. Çok erken yaşlarda bilime ve doktorluğa ilgi duydu ve 1965’de Jena Üniversitesi tıp okuluna girdi. Politik nedenler yüzünden hapishanede geçirdiği yıllar sonrasında tekrar üniversiteye, bu kez Lubeck Üniversitesi’ne tıp öğrenimine geri döndü. 1975’de Patoloji ve Anotomi Enstitüsünde iken von Hagens Plastinasyon adını verdigi tekniği buldu ve patentini aldı. Bundan sonra bütün zamanını bu tekniği geliştirmeye harcadı. Plastinasyon tekniğinin eğitim ve ğretim amaçlı kullanılmasını sağlamasının yanında bunu herkesle paylaşmak üzere 1995’de Japonya’da BODY WORLDS adlı ilk sergisini açtı. BODY WORLDS sergileri Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’da 20 milyon insan tarafından ziyaret edildi ve edilmeye devam etmekte.

Plastinasyon tekniği nedir?

Yunancada plassein kelimesi şekillendirme, form verme anlamına gelmektedir. Plastination terimi ise von Hagens’e aittir. Plastinasyon kısaca ve basitçe, ölmüş bir vücuttan çıkarılan doku veya organların polimer bir kimyasal madde içerisinde bakteri ve mikroorganizmalardan korunması olarak anlat›labilir. Bu işlem vücudun tamamına da uygulanabilir. Plastine edilecek organ ya da doku su ve yağlardan arındırılarak bunların yerini polimerin alması sağlanmakta. Böylece doku ve organlar olduğu gibi görüntüsünden hiç bir şey kaybetmedin korunmakta, incelenebilmekte ve hatta sergilenebilmektedir.
Sergilenme noktasında ürkütücü gibi görünse de canlıların, özellikle insan vücudunun ne kadar olağanüstü bir makina olduğunu anlatması açısından çok önemli ve özel.

Önceleri etik olarak bu sergilere karşı çıkılmış ama sonradan bunun bilimsel ve çok önemli bir deneyim olacağı gerçeği kabul edilmiş. Karşı çıkılma nedenlerinden biri bütün bu araştırmanın vücut bağışlarına dayanıyor olması. Bilimsel amaçlı olduğundan olsa gerek 6800 yaşayan ve 400 kadavra bağışçısı var. Sergilendikten sonra tepki görmesindeki neden ise bazı kadavralara verdiği teatral formlar.

2004 yılında Frankfurt’ta rastladığım bu sergi şu anda Amerika’da. Dünya’nın her hangi bir yerinde ve umarım bir gün Türkiye’de bir BODY WORDLS afişine rastlarsanız sakın ama sakın kaçırmayın. (Tabii eğer sinirleriniz sağlamsa).

13.3.07

Istanbul Design Week 2007 / 14-24 Haziran

Tasarımcılar, genç yetenekler, üretici firmalar ve tasarım tutkunları eski Galata Köprüsü’nde bir araya geliyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri arasında yer almakta olan Istanbul Design Week bu yıl genişleyen uluslararası bağlantıları ile çok daha kapsamlı bir etkinliğe dönüşüyor. Bu etkinlikle tasarımcılar, üniversiteler, meslek örgütleri, KOBİ’ler, endüstriyel sektör temsilcileri biraraya gelip yarattıkları özgün değerleri paylaşabilecek.

Istanbul Design Week düzenlendiği mekan itibariyle dünyadaki diğer tasarım etkinliklerinden farklılaşıyor. 100 yıllık geçmişiyle İstanbul’un en önemli simgelerinden biri haline gelen ve IDW’nin ana etkinlik mekanı olarak kullanılacak Eski Galata Köprüsü farklı bölümlerden oluşan 5000 m2’lik sergi alanı sunuyor.

IDW 2007 Tasarım Ağı Proje Ortaklarından Bazıları: Blickfang, Bread & Butter, Core77, Designboom, Designersblock, DesignForum Finland, Dexigner, Domus Academy, OPOS

2007 Wallpaper Design Award / Best city İstanbul

Gerek İstanbul Modern, Sakip Sabancı Müzesi gibi kültürel mekanları gerekse alışveriş ve gece hayatı... Yeni açılan mağazaları ve barları... Dizayn merkezleri... Giderek seçkin bir parti başkentine dönüşen şehir. Ve bütün bu nedenlerle 2007 Wallpaper Design Award Best City: İstanbul

12.3.07

Mermerler, "Esta Movida" dedi.


Mermerler Yapı Otomotiv'in geçtiğimiz yıl sonlarında Çin otomobili Chery'nin Türk pazarına girişi nedeniyle açtığı konkuru kazandık.

* Esta Movida: Hareket budur.

8.3.07

“SORULARINI DEĞİŞTİR, HAYATIN DEĞİŞSİN”


İtiraf etmeliyim ki çok iddiali bir cümle. Kitabı elime aldığım zaman okuyup okumamak arasında gittim geldim. Kişisel gelişim ile ilgili amerikalıların yazdığı onlarca uyduruk kitaptan birisi olduğu hakkında önyargım vardı. Ama yine de bir şans vermek gerekir diye düşünerek çantama attım. Ne de olsa kalın bir kitap değil. Kısa bir zamanda bitirebilirim ☺

İstanbul trafiğinden hepimiz şikayetçiyiz, ama bu trafik sıkışıklığını kullanmayı da bilmiyoruz. Sabah ve akşam ortalama 90’ar dakikalık yollar gidiyoruz. 3 saatlik bu zamanı nasıl değerlendiririz diye düşünen yok. Yanımdaki çantada en az bir kitap bulunur ve ben yine trafikteyim, yanımda da “Soruların Gücü” adlı kitap var. “Hadi bakalım” diyerek okumaya başlıyorum.

Sorularınızı değiştirin, hayatınız değişsin.
Sabah uyandığımızdan itibaren günün her anında, yaptığımız her eylemden önce aslında bilinçli veya bilinçsiz kendimize sorular soruyoruz ve bu sorularımızın cevaplarına göre davranıyoruz. Disiplinli düşünme yöntemlerinden bihaber olarak yaşıyorsak bu soruların çoğu bilinçsizce aklımıza gelip gidiyor. Burada önemli olan farkında olmasakta bu sorulara verdiğimiz cevapların yaptıklarımızı yönlendirmesi. Sabah “Ne giysem?”. Yola çıkarken “Hangi yoldan gitsem?”. İşyerine yaklaşırken “Kahvaltı için ne alsam?”. İşe başlarken “Nasıl yaparsam daha etkileyici olur?”. Onaylanmayan bir çalışmada “Şimdi ne yapmalıyım?”. Bu gibi sorulara verdiğimiz cevaplar nasıl bir insan olduğumuzu, ne tür işler yaptığımızı ortaya çıkarıyor.

Kitap; bilinçsizce sorduğumuz soruları daha bilinçli bir halde sormamızı ve cevaplarını da yönlendirmemizi sağlamaya çalışıyor. Bilinçsiz soru-cevap sisteminde karamsar olma oranımız çok yüksek. Bunda yetişme tarzımızın, ülkemizin arabesk kültürünün önemi büyük. Herhangi bir sorun karşısında “Kimin yüzünden böyle oldu?”, “Suçlu kim?” gibi sorular sorarız. Bu sorularımızı “Şimdi ne yapabilirim/iz?”, “Nasıl çözebilirim/iz?” haline getirebildiğimiz zaman kitap amacına ulaşmış oluyor.

Başta söylemedim, sonda söyleyeyim. Her an, her zaman uygulamak kolay değil. Ama bunu biliyor olmak, yapabildiğimiz anlarda uygulamak kesinlikle çok rahatlatıcı ve problem çözücü bir yöntem.

Bu yöntemi işlerimizde kullanabileceğimiz gibi özel hayatımızda da kullanabiliriz. Kitap kesinlikle yepyeni ve farklı bir formül ile gelmiyor. Bildiğimiz, az biraz yapabildiğimiz şeyleri bir sistem içine koyarak düzenli hale getiriyor.

Bütün kitabı burada anlatmayayım. Kendinize bir iyilik yapın, alın okuyun, sonra sevdiğiniz birisine hediye edin. Kesinlikle tavsiye ediyorum.