23.12.06

Yılın adamı "Ben"im! Var mı itirazı olan?

"Time" dergisinin Türkiye'de bir başka havası vardır. Özellikle kapakları bizde hep önemli görülür. Vakti zamanında Atatürk'ü ve Naim Süleymanoğlu'nu kapağına taşıdığını iyi biliriz. Time, her sene yılın adamını seçer. Bazen bunların arasında Türkler de olur ve mail forward'laması yoluyla tıklayıp oy vermemiz istenir filan... Biz de girip oy veririz, ülke puanımızı yükseltiriz.

Fakat Time, bu sene enteresan bir hareket çekti hepimize. Yılın adamı olarak "ben"i, "sen"i, "biz"i, "siz"i seçti...

Irak'ta kanlı bir savaş hüküm sürerken, Sudan'da millet birbirini keserken, İsrail Lübnan'ı bombalayarak ortalığı karıştırmışken, Kuzey Kore diktatörü nükleer denemeyi yaptırmışken, İran Cumhurbaşkanı da nükleer bomba sevdasına kapılmışken; Time gitti ve "ben"i yılın adamı seçti. Peki neden? İşte bu blog yüzünden, YouTube yüzünden, Vikipedi yüzünden... Kısaca yeni World Wide Web
yüzünden.

Artık biz (yani herkes) sadece seyirci değil, yönetmeniz.
Artık biz (yani herkes) sadece tüketici değil, üreticiyiz.
Artık biz (yani herkes) sadece bu hayatı değil, internette ikinci bir hayatı yaşıyoruz.
Ajanstan bir arkadaşımızın ifadesiyle (İsmail,) bu dünyada sıradan bir çalışanız ama internette birkaç galaksi sahibi bir imparatoruz.

Neyse lafı uzatmayalım. Hepimiz bir üniversite öğrencisinin okul masraflarını karşılayabilmek için kurduğu onemilliondollarhomepage hikayesini biliyoruz. YouTube'ü iki kafadarın parti videolarını yüklemek için evlerinin garajında kurduğunu biliyoruz (bizim henüz Türkiye'de böyle garajlarımız yok yazık ki, ama neden olmasın?). Sahi YouTube'ü bu iki kafadar kaç milyar dolara satmıştı?

Şu kesin ki, bir üretcilik, bir yaratıcılık, bir inovasyon patlaması var. Belki de bunu yakalayan 20 yaşında bir genç, 50 yıllık bir holdingin cirosunu katlayabilecek.

İşte bu, tamamen "sanal" bir dünyanın, internetin sunduğu sınırsız imkanların sonucudur. Bu, insanlara özgür fikirler, anlayışlar geliştirmenin fırsatlarını sunmaktadır. Hem de sınırlar olmadan, politikacılar olmadan, büyük büyük adamlar olmadan...

Şimdi gelin ve bana 30 saniyelik bir TV reklamı ve bir basın ilanı isteyin. Artık, bu değil işte!

Hiç yorum yok: